Koronavirüs salgınının en üst düzeye ulaşması ile birçok ülke sokağa çıkma yasağı ilan etmiş durumda. Sokağa çıkma yasağı ilan etmeyen ülkeler de vatandaşlarını zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamaları konusunda uyarıyor. E tabii günün büyük çoğunluğunun evde geçmesi de insanların canını sıkıyor ve de farklı arayışlara sürüklüyor. Ölümcül koronavirüsün tüm dünyayı sarması ve uygulanan karantina yasakları sebebiyle belirli bir süre sokaklara çıkmaması gereken insanların evlerinde en çok tercih ettiği etkinliklerin başında elbette film izlemek geliyor.
Şimdi virüsün evlere hapsettiği filmseverler için tüm zamanların en iyi 10 salgın filmini Teknotacı ekibi olarak derledik. Şimdi bir nebze umut verecek salgın filmlerine hep beraber göz atalım.
1. Contagion(Salgın)
Koronavirüs salgını öncesi Warner Bros‘un kataloğunda 270’inci sırada bulunan yapım, şu anda 2’nciliğe yükselmiş durumda. Film, Amazon Prime listelerinde de üst sıralara tırmanırken, Apple’ın iTunes ilk 10 sıralamasında da 8’inci sıraya yükseldi.
Hong Kong’da bir yarasanın domuzu ısırmasının ardından domuzdan insana geçen bir virüs salgınını konu alan 2011 yapımı ‘Contagion (Salgın)’ filmi elbette Covid-19’a benzerliği bakımından ilk sırada yer alıyor.
Filmin senaristi Scott Burns, olay örgüsünü yazmadan önce birçok bilim insanıyla görüştüğünü ve çoğunun yakın bir zamanda bu tarz bir salgın olacağını söylediğini ifade ediyor. Burns şu anda yaşananlar için “Ben o kadar şaşkın değilim” diyor.
2.Outbreak
Bulaşıcı hastalıklar uzmanı Albay Sam Daniels (Dustin Hoffman), Zaire’de ortaya çıkan çok ciddi ve ölümcül bir virüsü araştırmakla görevlendirilir. Araştırmaları sonucunda virüsün Amerika’ya da geldiğini tespit eder. Eğer önlem alınmazsa birkaç hafta içinde bütün Amerika’yı yokedebilecek kadar tehlikeli bir virüstür bu. Virüs uzmanı olan eski eşinin (Rene Russo) de yardımıyla California’da bir kasabada başlayan virüs salgınını kontrol altına almayı başarırlar.
Usta oyunculardan oluşan zengin kadrosuyla ve bu tür filmlerde başarılı bir yönetmen olan Wolfgang Petersen’in yönetimiyle gerilim dolu ve zevkli bir film…
3. 28 Days Later ve 28 Weeks Later(28 Gün Sonra ve 28 Hafta Sonra)
2003 yılında çekilen ’28 Days Later’ filmi tüm dünyaya yayılan ve enfekte olanların birer yaratığa dönüştüğü bir hikayeye sahip. Normal ‘zombi’ filmlerinden farklı bir olay örgüsü olan filmin beğenilmesi sebebiyle 2007 yılında ’28 Weeks Later’ adlı serinin ikinci filmi çekildi.
Son yılların en kaydadeğer film-noir serilerinden 28 Hafta Sonra, başarılı bir devam filmi. Yönetmenliğini Danny Boyle’un gerçekleştirdiği ilk film olan 28 Gün Sonra’dan beş yıl sonra çekilen bu yapımda bu defa Bahis filminin başarılı senarist ve yönetmeni Juan Carlos Fresnadillo korku unsurlarını üst düzeyde kullanarak başarılı bir ikinci filme imza atmış. Rage virüsünün Britanya adalarına yayılmasının yarattığı karışıklık kontrol altına alınmış ve halk yavaş yavaş boşaltmak zorunda kaldıkları evlerine geri dönmeye başlamışlardır. Amerikan ordusu da, Londra’nın çeşitli yerlerinde düzenin sağlanması ve insanların güvenle evlerine yeniden yerleşebilmelerini sağlamak için yardım etmektedir.
Öte yandan Rage virüsü, bütün planları alt üst edecek kadar tehlikeli ve sinsi bir virüstür. Herkesin, tehlikenin geçmiş olduğunu düşündüğü bir anda kenara çekilmiş ve çok daha tehlikeli bir şekilde yeniden harekete geçeceği zamanı beklemektedir. Nitekim evlerine geri dönebilmenin sevincini yaşayan bir ailenin ferdi, korkunç virüsü hala vücudunda taşımaktadır. Virüs ise yeniden ortaya çıkacağı en doğru zamanı beklemektedir.
4.12 Monkeys(12 Maymun)
Tüm insanlığı yok edecek kadar tehlikeli olan bir virüs nedeniyle, 2035’te dünya nüfusunun çok küçük bir kısmı hayatta kalabilmiştir. Salgının etkilerinden korunabilmek için insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlamıştır. Virüsün yok olması için bir çözüm yolu arayan bilim adamları, zamanda geriye gidebilecekleri bir makine yaparlar. İlk test sürüşü içinse eski bir mahkum olan James Cole seçilir. James kendisini yıllar öncesinde, bir akıl hastanesinde bulur. Ancak ne gelecekten geldiğine ne de bir salgının yaklaştığına kimse inanmayacaktır.
5.Carriers(Veba)
Veba illetinden korunma yolu olarak Meksika körfezindeki hiç kimsenin ulaşamadığı bir kumsala ulaşmak Danny’nin en büyük arzusudur. Bu katil kendini sıyırmayı kafasına koyan Danny, kardeşi Brian, kız arkadaşı Bobby ve Danny’in okuldan arkadaşı Kate, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneybatısı boyunca, hayalini kurdukları bu güvenli mekana ulaşmak için hızla yolları katederler. Çocukluğundan aklında kalan hatıralarına bel bağlayan Danny, Meksika Körfezi’ndeki ıssız kumsalın hepsinin derdine derman olacağı konusunda grubu ikna etmiştir.
Yeni dünyalarının kuralları oldukça basittir; yan yollardan gitmek, her ne pahasına olursa olsun diğer insanlarla temastan kaçınmak. Ama dikkatsiz davranışları yolculuklarının uzamasına neden olmaya başlar; en az onlar kadar kendilerini korumaya çalışan, virüs bulaşmamış insanlarla veya umutsuzluk içinde yardım isteyen, virüs bulaşmış kişilerle karşılaştıkça, boş yollar ve kasabaların arasında çocukluk masumiyetleri yavaşça zayıflar. Yolda geçirdikleri dört gün boyunca, bu dört kişilik grup hiçbir insanın yüzleşmek zorunda kalmaması gereken ahlaki kararlar vermek durumunda kalır. Karşılarındaki en büyük düşmanın insanlığı tehdit eden virüsün değil, iç dünyalarında su yüzüne çıkan karanlığın olduğunu keşfederler.
6.World War Z(Dünya Savaşı Z)
Gerry Lane iki kızı ve sevgili eşiyle mutlu bir hayat sürdüren bir aile babasıdır. Bir gün arabaları trafikte sıkıştığında her zamankinden farklı olarak yolunda gitmeyen bir şeylerin olduğunu fark ederler. Tehlike hızla yaklaşmaktadır… Ailesini güvenli bir bölgeye yerleştiren Birleşmiş Milletler çalışanı olan Gerry, ikiye ayrılan dünyayı kurtarmak için dünyayı dolaşacak ve bunu yaparken hayli kısıtlı olan zamana karşı yarışacaktır.
Brad Pitt’in hem başrolünü hem de yapımcılığını üstlendiği film, insanlar ve zombiler arasında yaşanan sıra dışı bir savaşı odağına alıyor. Film Max Brooks’un aynı adlı kitabından uyarlandı.
7.The Flu
Havadan bulaşan bir virüs, Seul’u etkisi altına alır. İnsanlar salgın karşısında çaresizce önlem almaya çalışırken, salgına yakalananların sayısı hızla artar. Hava yolu ile bulaşan virüs, 36 saat içinde salgına yakalananları ölüme sürüklemektedir. Seul’den sadece 19 mil uzaklıktaki bölge tamamen karantina altına alınır. Salgına karşı aşı geliştirmeye çalışan In-hye ve kurtarma görevlisi Ji-goo, bunun için karantina altındaki şehre gitmek zorunda kalır.
8. Panic In The Streets( Caddede Panik)
Kayseri kökenli bir Rum ailenin çocuğu olarak Elias Kazancıoğlu ismiyle İstanbul’da doğan Elia Kazan’ın kült filmlerinden olan ‘Panic In The Streets’, 1950’li yıllardaki bir veba salgınını konu alıyor. Filmde bir doktor ve polis birlikte hareket ederek New Orleans’da büyük ölümlere yol açan salgının kaynağını bulmaya çalışıyor. Ancak ikilinin bunu yapmak için sadece 48 saatleri var.
9.Blindness(Körlük)
Bir yanda yaşlanmak bilmeyen dillere destan güzelliğiyle Julianne Moore, diğer yanda, özellikle Motorsiklet Günlükleri’ndeki karizmatik Che karakteriyle gönülleri fethetmiş yakışıklı latin Gael Garcia Bernal; adı belirsiz bir kentte, ne olduğu anlaşılamayan bulaşıcı bir körlük salgınını anlatan film noir’daki ilginç karakterlere hayat veriyorlar. ‘Beyaz körlük’ olarak tabir edilen bu durumdan etkilenmeyen tek kişi bir göz doktorunun karısı.
Yavaş yavaş kentteki tüm yurttaşları etkisi altına almaya başlayan bu belanın yayılışını ve yaşanan kaos ortamını canlı canlı gören doktorun karısı, kendisini ve ailesini bu zor durumdan kurtarmaya çalışır. 2008 Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olarak seçilen Blindness, Nobel Ödüllü José Saramago’nun aynı isimli romanından uyarlandı. Filmin yönetmen koltuğu ise Tanrı Kent ile çok iyi eleştiriler almış ve en iyi yönetmen dalında Oscar adayı olmuş Fernando Meirelles’e emanet. Garcia Bernal ise, alışıldık sevimli kahraman tiplemelerine bu filmle ara verip bir anti-kahraman modelini başarıyla canlandırıyor.
10.I am Legend(Ben Efsaneyim)
Robert Neville, korkunç bir virüsün her yere yayılmasına engel olamamış bir bilim adamıdır. New York’ta hayatta kalabilenlerdendir. Daha doğrusu o, tüm üstün deneyim ve bilgilerine rağmen bu virüsün önünü kesememiş ve ancak kendi bedeni söz konusu virüse bağışıklık kazanmıştır. Bu noktada olan aslında tek kişidir. Üç yıl süre ile her türlü imkanını kullanarak kendisi gibi hayatta kalabilmiş başkaları varsa onlara ulaşmaya çalışır ve aslında yalnız değildir. Neville’in direnme gücünü sağlayan tek şey misyonunu yerine getirmek tutkusudur. Kendi kanını kullanarak virüsün etkilerini terse çevirmesi gerekmektedir. Zaman hızla tükenmektedir.
Sizler de salgının dünyayı kasıp kavurduğu bu günlerde bir nebze de olsa rahat hissedebilirsiniz.