Deprem yüzyıllar boyunca birçok can ve mal kaybına sebebiyet vermiştir. Özellikle çok yıkıcı etkileri olan bu doğa olayı kesinlikle önlenemez çünkü doğa kanunları bunu gerektirir. İnsanların tek yapabileceği zararlarını, can ve mal kayıplarını azaltma adına önlemler almak olacaktır bu konuda. Bu sebeple birçok çalışma yapılmış ve bu can kayıplarının önüne geçmek yıllarca mümkün olmamıştır.
İşte günümüz mühendisleri ve bilim adamları depremden önce deprem olabileceğini haber alabilmek için birçok yola başvurmuş ancak yine de elle tutulur bir yol bulamamışlardır. Bu konuda teknolojide bir ilke imza atan ünlü Türk mühendisler bu konuda bir uygulama geliştirerek bilim dünyasında yeni bir çığır açma adına girişimlerde bulunmaya devam ediyor.
Kendilerini “Çılgın Mühendisler” olarak tanımlayan Caner Kılınç, Ömer Tarhan Divarcı ve Alper Göknar , depremi etkisi oluşmadan cep telefonlarıyla bildiren bir proje geliştirdiler. Alper Göknar, Almanya’da bir elektronik firmasının, Potsdam Üniversitesi ile birlikte geliştirdiği sensörleri Türkiye’ye getirerek, Marmara’nın çeşitli noktalarında kurdukları istasyonlardan aldıkları veriler sayesinde, 5 büyüklüğünün üzerinde olan depremleri, kullanıcılara 5-25 saniye öncesinden haber verebildiklerini söyledi.
Depremden, etkisi henüz size ulaşmadan kaç saniye önce haberdar olabileceğiniz ise, bulunduğunuz bölgenin depremin merkez üssüne olan uzaklığına göre değişiyor.
Ayrıca kurdukları sistemin henüz devreye sokmadıkları bir diğer önemli özelliği ise, deprem anında ve sonrasında insanların birbirleriyle iletişim kurmasını imkansız hale getiren operatörlerden bağımsız, insanların sadece cep telefonları ile iletişimi devam ettirebilecek olmaları. Göknar ve arkadaşları, kendi imkanlarıyla 6 noktaya kurdukları istasyonların sayısını yüzlere hatta binlere çıkarmak için destek bekliyor.
Hangi Şiddetteki Depremleri Bildiriyor?
Göknar, projelerini şöyle açıkladı:
“Uzun bir süre aslında deprem erken uyarı sistemlerinin 5-8 saniye civarında bir uyarıyı ancak verebileceği argümanını dinledik biz. Ama 2012 senesinde Tokyo Teknoloji Enstitüsü’nde Prof. Dr. Honkura Yoshimori’nin bir çalışmasına denk geldik. O, İstanbul için bir erken uyarı sisteminin, bütün herkese ulaştığı takdirde ortalama 20-25 saniyelere çıkabileceğini söylüyordu. Böylece biz de araştırmalarımızı derinleştirdik.
Yaptığımız şu aslında, bu kısmen doğru olduğu için sorgulanması gereken bir iddiaydı çünkü depremde etkilenecek olan nüfus 20-25 milyon civarında ve depremin merkez üssüne en yakın olan 3-4 milyonluk bir nüfus için bu 5-8 argümanı doğru olmasına rağmen, deprem merkezinden uzaklaştıkça bu süre artacaktır. 10, 20 hatta 25 saniyelere kadar çıkacak olan bir süredir bu. Biz bu noktada Potsdam Üniversitesi’nde geliştirilen 6 tane sensörü Türkiye’ye getirdik.
Gönüllü yazılımcı arkadaşlarımız ile bir araya geldik ve bir cep telefonu uygulaması ile beraber ayrıca evlerde, okullarda, hastanelerde ve birçok fabrikada kullanılabilecek olan bir cihaz da geliştirdik. Bununla da amacımız hem uç noktada insanlara bu erken uyarı sistemini ulaştırmak hem de gayrisafi milli hasılanın yüzde 65’nin döndüğü bir ekonomi olan Marmara’da, fabrikalara güvenli bir duruş sergileyebilecekleri süreyi en ekonomik şekilde sağlayacak bir cihaz da geliştirmek.
Cihazın prototipini en kısa zamanda uygulamaya sokmak istiyoruz. Şu anda 6 tane olan bu istasyon sayısını hızlı bir şekilde aslında 100’ler seviyesine çıkarmamız gerekiyor. Amacımız hızlı bir şekilde bu kaynaklara erişip, bu yapıyı kurabilmek. Bunun için bütün Marmara’yı aslında uçtan uca çevirmemiz gerekiyor. 6 haftalık süre içerisinde bu bütün altyapıyı kurup işler hale getirebiliriz.”
Kaynak İhtiyacı Var!
Bu projenin gelişimi için desteğe ve finansal yardıma ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Göknar, “Bizim öncelikle kaynağa ihtiyacımız var, bu sayıyı 100’lere çıkartacak finansal desteğe ihtiyacımız var. ikincisi sadece cihaz değil, arka taraftaki bu yazılımı ve üzerinde çalışacağı servisleri de milyonlarca insana hızlı bir şekilde yanıt verecek donanımlarla desteklememiz gerekiyor. Bunun için aslında beklentimiz sadece kamu kaynaklara değil, özel sektör dahil her türlü kaynağa, katılıma açığız. Sistemimiz çok net, herkese açık.
Kamu desteğinin yanında özel desteğe de ihtiyaçlarının olduğunu söyleyen Göknar, bu konuda akıl gücünde ihtiyaçlarının olduğunu söyledi ve şöyle konuştu:
Biz bakım operasyonları için bize destek vermek isteyen mühendislerimize kapımızı açıyoruz. Yazılım dahil birçok konuda hızlıca sistemi milyon kişinin ihtiyacı olan seviyeye çıkarabiliriz. Sadece Marmara Bölgesi değil kastımız, Ege Bölgesi, Doğu Anadolu, kritik deprem ile ilgili tehdit oluşturan her yere bunu yapabiliriz. Eğer sistemimiz Elazığ’da kurulu olsaydı, oradaki insanlara yaklaşık 15 saniyeye yakın bir erken uyarı sistemi alarmı verebilirdik. Kaç tane canın o anda kurtulabileceğini siz hesaplayın.
Ayda Küçük Bir Karşılığında Uygulamayı Kullanabilirler.
Uygulamanın ayda 1,5 lira karşılığında cep telefonlarına indirilerek kullanılabileceğini ifade eden Göknar, “Şu anda IOS işletim sistemi için bu uygulamamız açık, isteyenler oradan indirebilir. Aylık bir ekmek parası aslında.1,5 liralık bir katkıda bulunarak hem alabilir hem bize destek olabilirler. Android için yaptığımız uygulama şu anda herkese açık değil, sadece izin verdiğimiz kişiler kullanabiliyor ama önümüzdeki günlerde onu da herkese açmayı planlıyoruz.
‘Niye 4 büyüklüğündeki depremde uyarı gelmedi’ diye çok ciddi eleştiriler geliyor ama lütfen sakin olalım. Bu sistemin aslında vermesi gereken sinyal seviyesi büyüklüğü 6 ve üzeri olan depremler olmalı. Belki 5,5’ler diyebilirsiniz. O yüzden bu paniğimizi destekleyecek bir sistem değil. Onun yerine bu sistemin çalışma prensibine güvenip herkes kendi hareket tarzını, tedbirini almalı. Ve deprem anında ne yapıyorsa onun pratiğini, tatbikatını yapıp hazırlıklı olmalı. Bu bir araç” dedi.
Sinyaller 1,5 Saniyede Kullanıcılara Gönderilecek!
Uygulamaya yazılım noktasında destek veren bilgisayar mühendisi Caner Kılınç da şunları söyledi:
“Bu projeyi Alper bey getirdiği zaman çok inandık. Açıkçası hepimizin ortak paydası depremden çok korkan kişiler olmamız ve bununla ilgili yapabileceğimiz çok şeyler olduğuna inanmamız. Dolayısıyla biz de tüm mühendis ekibimiz ile beraber projeye destek olmaya başladık. Projede ne yapıyoruz? Aslında mobil uygulamanın IOS ve Android doğal dilleriyle yazılımını yaptık. Ömer beyin kurmuş olduğu altyapının oluşturduğu servisleri yorumlayarak, belli bir ivmenin üstündeki sarsıntılarda son kullanıcılara “Push notification”(anlık bildirim) alt yapısı dediğimiz bir yapı ile alarm gönderiyoruz. Yani bir deprem anında bize ulaşan sinyalleri maksimum 1,5 saniye son kullanıcılara göndererek, uyarmaya çalışıyoruz. Şu anda kullandığımız teknoloji 4G teknolojisi, aslında bizler bir 5G teknolojisine hazırlık yapıyoruz.
Yani bugün 1,5 saniye dediğimiz sürenin, çok kısa bir süre sonra 0.1 milisaniyeler olacağını da biliyoruz. Yani şu anda yaptığımız uygulama, bir 5G teknolojisi artık hayatımızda kullanılmaya başlandığında 0.1 milisaniye ile insan hayatına müdahale eden bir yapıya dönüşecek. Tabii projenin inandığımız çok daha farklı yönleri de var, en önemlilerinden biri deprem anında veya hemen sonrasında şu an bildiğimiz iletişim biçimlerinin tamamının çalışmıyor olacak olması, biz inanıyoruz ki doğru kullanım sayısına ulaşırsak, “Mesh Network” (örgüsel ağ) dediğimiz ve kullanıcıların kendi cihazlarını kullanarak oluşturdukları bir ağ ile iletişim altyapısını kopmadan tekrar oluşturulabileceğini düşünüyoruz. Bununla ilgili de mühendis ekibimiz ciddi bir çalışma yapıyor.”
Yeterli finansın sağlanmasıyla birlikte kesinlikle teknolojide yeni bir dönemin açılacağı ve oluşacak can ve mal kaybını en aza indirecek bu uygulama kesinlikle geliştirilmeye değer olacaktır.