Yarasadan Pangoline Koronavirüs
Çin’de yapılan bir çalışma, nesli tükenmekte olan pangolinlerin; yeni koronavirüs ile yarasalar ve insanlar arasındaki olası bağlantıyı oluşturduğunu ortaya koydu.
Hastalığın çıkışına ilişkin ilk spekülasyonlar deniz ürünleri ve yılanları işaret etse de, Güney Çin Ziraat Üniversitesi, pangolinlerdeki bir virüsün genetik sıralamasının yeni tür koronavirüs ile yüzde 99 örtüştüğünü ortaya çıkardı. Bu da, virüsün insanlara bulaşmadan önce yarasalardan pangolinlere geçmiş olabileceği olasılığını gündeme getiriyor. Soyu tükenmekte olan pangolinler, dünyada yasadışı yollarla en çok pazarlanan hayvanlar arasında bulunuyor.
Peki Yarasaların Rolü Ne?
Bu yarasalardan geçen ilk virüs vakası değil. Ebola’nın yarasalardan bulaştığı düşünülüyor. Koronavirüsün diğer iki türü olan ve 2003 yılında Asya’da ortaya çıkan SARS’ın (ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu) yarasalardan misk kedilerine ve ardından insanlara; 2012’de yayılan ve yaklaşık 2 bin 500 kişiyi etkileyen MERS’in (Ortadoğu solunum sendromu) de yarasalardan develere ve ardından insanlara bulaştığı tahmin ediliyor.
Teksas Üniversitesi Viroloji Bölümü‘nde profesör olan Yan Xiang, yarasa nüfusunun büyüklüğü ve yaygınlığı düşünüldüğünde bu sonucun şaşırtıcı olmadığına dikkat çekiyor.
Yarasalar, bütün memeli türlerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Bin 300‘den fazla türü bulunan yarasaların bazıları 40 yıla yakın yaşıyor. Uzmanlar, yarasaların bağışıklık sistemlerinin bu kadar çok virüsün barınması için ideal olduğu görüşünde.
Xiang, biliminsanlarının bu sistemdeki büyük resmi hâlâ göremediğini söylerken, memelilerin “doğal bağışıklığının” iki ana ögesi bulunduğunu belirtiyor: Yüksek vücut sıcaklıkları ve vücudun virüse karşı harekete geçmesini sağlayan interferon oranının yüksekliği.
Uçabilen tek memeli türünün yarasalar olduğunu hatırlatan Xiang, bunun vücut sıcaklığını ve metabolizmadaki hızı arttıran bir etken olduğunu belirtiyor. Bu nedenle de yarasaların sürekli “ateşli” olduğunu kaydediyor. Bazı biliminsanları, yarasaların bu durumla başa çıkmak için bağışıklık sistemlerini bastırdığını, bunun da daha fazla virüsü tolere edebilmelerine imkan sağladığını savunuyor.
Peki Pangolinler?
Ancak koronavirüsün yarasalarda ortaya çıkması, virüsün doğrudan yarasalardan insanlara geçtiği anlamına gelmiyor. Hayvanlardan insanlara geçen bir virüs türü olan koronavirüs, hayvanlara bulaştığı zaman, insanlara geçmesini ve yayılmasını kolaylaştıran bazı genetik mutasyonlara uğruyor.
Xiang da, Güney Çin Ziraat Üniversitesi‘nde binden fazla vahşi hayvan üzerinde yapılan çalışmanın ardından, koronavirüs ve pangolinler arasında bir bağlantı olabileceğine “ikna olmuş” durumda. Xiang, Ekim 2019’da yayınlanan ve Malezya’dan Çin’e kaçırılan hasta pangolinlerin gen haritasını gösteren bir çalışmada koronavirüse rastlandığını söylüyor. Ortaya çıkan son koronavirüsün de, buna benzer iki koronavirüsün karışımı olduğunu belirtiyor.
Xiang, Deutsche Welle‘ye yaptığı açıklamada, virüsün insanlara doğrudan yarasalar aracılığı ile geçmememiş olabileceğini, aradaki başka bir hayvan üzerinden mutasyona uğrayarak insanlara bulaşmış olabileceğini anlatıyor. Bu hayvanın pangolin olabileceğine işaret eden Xiang, ancak yine de bu bağlantının çok spekülatif olduğuna ve daha derin araştırmayı gerektirdiğine dikkat çekiyor.
Daha Önce Neden Yoktu?
“Bu tarz virüslerin yaratabileceği yıkımları kestirmek kolay değil” diyen Londra King’s College‘dan viroloji uzmanı Stuart Neil, bu tür salgınların yine de çok sık yaşanmadığına işaret ediyor. “Doğası gereği ölümcül olan bir virüs yoktur, çünkü yarasalarda görülen koronavirüste olduğu gibi, bir tür için zararsız olan diğer tür için ölümcül olabilir” diyen Neil, bunun tamamen “savunma mekanizmaları ve virüsle kurulacak uyuma bağlı” olduğunu belirtiyor.
İnsanların vahşi hayvanların yaşam alanlarına daha çok müdahale etmesi nedeniyle bu tür salgınların görülme ihtimalinin daha yüksek olduğu konusunda uyarıda bulunan Neil, bu virüsün yayılma nedenlerinden birinin insanların hayvanlara yönelik tutumu olduğunu ifade ediyor.